Dicle Tur

Güneydoğu’nun Kalbine Yolculuk: Diyarbakır, Dara, Midyat ve Mardin Turu

Mezopotamya toprakları, binlerce yıldır uygarlıkların ve inançların kesişim noktası olmuş, taşlarına tarih, sokaklarına hikâyeler sinmiş bir coğrafyadır. Güneydoğu Anadolu’nun kadim şehirleri arasında yapacağınız bu üç günlük yolculuk, sadece bir gezi değil, geçmişle bugünü buluşturan unutulmaz bir deneyim olacak. Yerel rehberler eşliğinde hazırlanan özel tur programımızla sizleri Diyarbakır’dan Midyat’a, Dara Antik Kenti’nden Mardin’in taş evlerine uzanan büyülü bir serüvene davet ediyoruz.

1. Gün: Diyarbakır – Surların Kenti

Sabah saatlerinde Diyarbakır’a hareket ediyor veya havalimanında karşılanıyorsunuz. İlk durağımız, Anadolu’nun en eski camilerinden biri olan Diyarbakır Ulu Camii. İslam tarihinde önemli mücadelelere ve mucizelere tanıklık eden bu mabedin atmosferi sizi derinden etkileyecek.

Sonrasında kısa bir yürüyüşle Yanık Çarşı’ya, ardından şehrin simgelerinden biri olan Dört Ayaklı Minare’ye gidiyoruz. Bu nadide mimari eser, yüzyıllardır dimdik ayakta duruyor. Ardından Ermeni Surp Giragos Kilisesi ve Mar Petyun Keldani Kilisesi’ni ziyaret ederek Diyarbakır’ın çok kültürlü yapısını daha yakından tanıyoruz.

Öğle öncesinde, Diyarbakır’ın en bilinen hanlarından Hasan Paşa Hanı ve Sülüklü Han’a uğruyor, ister kahvaltı ister kahve molasıyla bu tarihi mekânların atmosferini yaşıyoruz. Öğle yemeğimizin ardından ise Diyarbakır’ın tarihi hazinelerine doğru yol alıyoruz: İç Kale, Diyarbakır Müzesi ve Hevsel Bahçeleri Seyir Terası. Burada Dicle Nehri’nin bereketini ve surların ihtişamını hissedeceksiniz.

Öğleden sonra programımızda, UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan Diyarbakır Surları ve Keçi Burcu, ardından şehrin sembollerinden On Gözlü Köprü var. Dicle’nin üzerinden yükselen bu köprüde gün batımını izlemek adeta bir zaman yolculuğu gibidir. Akşamüstü Mardin’e doğru hareket ediyor ve günü burada noktalıyoruz.

2. Gün: Dara, Nusaybin ve Midyat

İkinci günümüz, Mezopotamya’nın derinliklerine iniyor. Sabah Dara Antik Kenti’ne doğru yola çıkıyoruz. Zindanları, sarnıçları, nekropolisi, agorası, köprüsü ve surlarıyla Dara, Roma ve Sasani dönemlerinin izlerini günümüze taşıyor. Binlerce yıl boyunca sessiz bir tanık olan bu şehirde, tarihle iç içe yürüyüşler yapıyoruz.

Öğleye doğru rotamız Beyaz Su. Buz gibi kaynak suları ve doğa güzellikleriyle burası ruhunuzu dinlendirecek eşsiz bir mola noktası. Ardından Midyat’a varıyor, yöresel mutfağın zengin tatlarını içeren öğle yemeğimizi alıyoruz.

Yemek sonrası durağımız, Hristiyan dünyasının en eski ve önemli manastırlarından biri olan Mor Gabriel (Deyrulumur) Manastırı. 1600 yıllık bu kutsal mekânın taş duvarlarında yankılanan dualar, sizi bambaşka bir dünyaya götürecek.

Daha sonra Midyat Konuk Evi’ni ziyaret ediyoruz. Hercai dizisinin çekildiği bu konuk evinden taş işçiliğinin şaheserlerine tanık oluyor, kısa bir yürüyüşle Gelüşke Hanı’na geçerek çay molası veriyoruz. Telkari ustalarının incelikli el emeği işlerini görme fırsatı buluyoruz.

Programımızın devamında Midyat Mağaraları’nı keşfediyor, yer altındaki kuyu yapılarında geçmiş yaşamları hayal ediyoruz. Günün sonunda Midyat Çarşısı’nda sizlere alışveriş için serbest zaman veriyoruz. Telkari gümüş işlemelerinden cevizli sucuğa, badem şekerinden baharatlara kadar birçok otantik ürünü burada bulabilirsiniz. Akşamüzeri Mardin’e dönüşle günü tamamlıyoruz.

3. Gün: Mardin – Taşların Şehri

Üçüncü gün, Mezopotamya’nın incisi Mardin’i keşfetmeye başlıyoruz. İlk durağımız, 630 yıl boyunca Mardin Metropoliti’nin ikametgâhı olmuş Deyrulzafaran Manastırı. Doğudan yükselen ilk ışıkların kutsandığı bu kadim mabet, günümüzde de inançların birleştiği bir merkezdir.

Ardından Kasımiye Medresesi’ne geçiyoruz. Mezopotamya’nın ilim yuvası olan bu yapı, ilmin ve hikmetin sembolü olarak sizleri büyüleyecek.

Öğle yemeği veya kahve molasının ardından, Mardin Merkez gezisi başlıyor. Kırklar Kilisesi, Latifiye Camii, Mardin Müzesi, Cumhuriyet Meydanı, PTT Binası, Ulu Camii, Zinciriye Medresesi, Eski Kız Meslek Lisesi, Sabancı Kent Müzesi, Bakırcılar ve Baharatçılar Çarşısı ziyaret edilecek noktalar arasında. Bir abbaradan ötekine geçerken, bu taş şehrin öyküsünü adeta duvarlardan dinleyeceksiniz.

Günün sonunda, Mezopotamya ovasına bakan manzaralar eşliğinde akşam yemeği veya otel konaklamasıyla turumuzu tamamlıyoruz. Saat 19.30’da ise misafirlerimiz gerekli ulaşım noktalarına bırakılarak bu büyülü yolculuk sona eriyor.

Neden Bizimle?

Bu turu özel kılan en önemli unsur, bölgeyi en iyi bilen yerel rehberlerle çalışmamızdır. Siz sadece gezmiyor, aynı zamanda bu coğrafyanın kültürünü, inançlarını, mutfağını ve yaşam biçimini içselleştiriyorsunuz. Konforlu ulaşım, yöresel tatlarla süslü yemek molaları ve özenle planlanmış rota sayesinde üç gün boyunca hafızalarınıza kazınacak bir deneyim yaşayacaksınız.

Diyarbakır’ın surlarından Dara’nın antik kalıntılarına, Midyat’ın taş evlerinden Mardin’in mistik sokaklarına uzanan bu yolculuk, Mezopotamya’nın kalbine açılan bir kapıdır. Biz, yerel acenteniz olarak size sadece bir tur değil, ömür boyu hatırlayacağınız bir deneyim sunuyoruz.